Gökşin Sipahioğlu |
.Gökşin Sipahioğlu 1926 yılında İzmir’de doğdu. İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nden sonra gazetecilik okuluna devam etti. 1952’de İstanbul Ekspres gazetesinde önce spor muhabiri, sonra da genel yayın müdürü oldu. 1957’de Yeni Gazete’yi kurdu. 1960’ta Vatan’ın genel yayın müdürü oldu. 1961’de Arnavutluk’a giren ilk gazeteciydi. Bunu Küba izledi. 1962’de Hürriyet adına dünyanın çeşitli köşelerinden röportajlar yapmaya başladı. Bunlar aynı zamanda Damas, Black Star, Reporters Associes tarafından diğer basın organlarına da iletildi. 1966’da Hürriyet’in Paris temsilciliği ile birlikte Sipa-Press’in ilk adımını attı. 1969’da ise Amerikalı gazeteci Phyllis Springer ile ajansı resmen kurdu. 1994’te Fransa kendisine “Chevalier de I’ordre des Arts et des Lettres” unvanını verdi. 1998’de Paris’te “Mois dela Photo” çerçevesinde fotoğrafları sergilendi. 1999’da ise Perpignan’da belli başlı röportajları geniş bir şekilde sergilendi. Artık Gökşin son yarım asrın en önemli foto-jurnalistlerinden biri olarak tanınıyor, Sipa-Press de bu alanda dünyanın en büyük ajansı oluyordu. Kendisiyle Paris; Murat Bulvarı 101 numaradaki Sipa-Press merkezinde bir sohbet yaptık.
. -Nereden nereye geldiniz 30 yıl içerisinde?
Sipahioğlu -En önemli aşamayı galiba 1989’da şimdi bulunduğumuz binaya gelerek yaptık. Bin metrekarelik bir binadan buraya 6 bin metrekarelik yere geldik. Büyük yatırım yaptık. O sırada Asil Nadir ortak oldu. Ama durumunun bozulmasıyla işbirliği sona erdi. 1969’da ajansı ilk kurduğumuzda ise gerekli olan 20 bin frankı bile büyük zorlukla Ermeni dostum Tosunyan’dan borç bulmuştum. İlk aşama Rue de Berri’deki 270 metrekarelik binaydı. İkinci hamle Rue Roquepine’deki büroydu. Bin metrekareydi orası. O zaman Sygma ve Gamma’dan sonra üçüncü ajanstık. İlk laboratuvarı orada kurduk.
BİLL GATES’DEN TEKLİF
. -En güç dönem hangisiydi?
Sipahioğlu -1978-89 arasında 11 sene orada kaldık. En güç dönem 78-81 arasıydı. Yatırım yapmıştık. Ödememiz gerekti. Buraya geldiğimizde gene üçüncü büyük ajanstık. 1991 Körfez Savaşı bizim için çok başarılı olmamıza imkan verdi. Birçok özel fotoğrafı sadece biz yayınladık. Ama petrol krizi başlayınca burada da kriz oldu. Güç durumda kaldık. Bu dönemi nasıl atlattığıma hâlâ şaşırıyorum. Diğer ajanslar da aynı sıkıntıdaydı. 1995’ten sonra para kazanmaya başladık.
. -Nasıl oldu bu?
Sipahioğlu -Biz kazanırken rakipler para kaybetmeye başladı. 1995’ten sonra hep başarılı olduk. Bu sene büyük teknolojik yatırım yapmak zorunda kaldık. Bu da tabii çok masraflı oldu. Ama şimdi bir numaralı ajans olduk. Gamma’yı beş senedir geçtik. Sygma satıldı Amerikalılar’a. Bill Gates önce bizi almak istedi. Ben satmayınca Sygma’yı aldı.
. -Bilgisayarcı Bill Gates neden bu işe girdi?
Sipahioğlu -Bana Bill Gates 22 milyon dolar teklif etti. Bundan on sene önce fotoğrafın değerini ilk anlayan adamdır. Televizyonları bilgisayar haline getirip onları “basılabilir” hale getiriyor. İstediğin anda düğmeye basıp gazete çıkarabilecek teknoloji geliştiriyor. On sene evvel UPI ajansını satın aldı. ABD ve İngiltere’de çok tanınmış arşivleri satın aldı. Bir milyar dolar yatırdı. Son aşamada aktüalite yapan bir ajansa ihtiyaç hissetti.
. -Neden anlaşamadınız?
Sipahioğlu -Ajansın tamamını, yüzde yüzünü almak istedi. Bana da en fazla iki sene yöneticilik veriyordu. Ben reddettim. Gety de beş senedir bu işin içinde. Gamma Liason’u satın aldı. İmage Bank’ı aldı 180 milyon dolar harcadı. Fotoğraf pazarı onların elinde şimdi. Serbest kalan tek ajans Sipa.
. -İki sene sonra emekli olmak istemez miydin?
Sipahioğlu -Benim bünyemde yok o. Gazeteci, yazar, ressam emekli olamaz. Emekli olsam ne yaparım? Hayatım burada geçiyor. Sabah 08.00’de gelip akşam 20.00’ye kadar buradayım. Haftanın 7 günü böyle.
. -Şu son 30 yıllık dönemde Türkiye’yi dışardan nasıl gördün?
Sipahioğlu -Problemler hiç bitmedi. Önce Ermeni problemi vardı. 1974’te başladı. Bu bitti mi? Zannetmem. Yedekte tutuyorlar gibi. Fransa Meclisinden geçen karar Senato’da bekliyor. Ermeni konusu Fransa’da 400-500 bin oy demek. Önemli bu. Sonra Kürt meselesi ortaya çıktı. Şimdi bu Öcalan meselesi halini aldı. Lehimize tek lobi yahudi lobisi olabilir ama onu da tam ele geçiremedik. O konuyu gerektiği gibi işleyemedik.
ÇOK ÖNEMLİ UNSURLAR
. -Ne yapabilirdik?
Sipahioğlu -1956’da İsrail’e gitmiştim. Ben Zibit ilk cumhurbaşkanıydı. Mülakat yaparken bana “Biliyor musunuz senede bir defa sizin için dua ediyorum” demiş ve 500 sene önce İspanya ve Avrupa’dan kovulan yahudilere Osmanlılar’ın nasıl kapılarını açtıklarını anlatmıştı. Bunu bilmiyorduk. Başkalarına da anlatamadık tabii. 2. Dünya Savaşı sırasında Paris’teki Türk sefareti, bin 200 yahudiye Türk pasaportu vererek kamplara gönderilmesine mani olmuş. Bunu da bir yahudi profesör araştırıp ortaya çıkarmış. Bunlar kullanılmadı. Çok önemli unsurlar bunlar. Kendimizi tanıtmayı hiç bilmiyoruz.
. -Neden yapamıyoruz acaba?
Sipahioğlu -Bir eksikliğimiz var ama temelini araştırıp bulmak ve çözmek gerek. Galiba karakterimize bağlı bu. Çağlayangil bir gün bana buradaki Büyükelçi Orhan Eralp’in kendisine bir yazı yazıp “Sipa’nın bize tanıtım konusunda yararı olmaz. En iyi tanıtımı ben yaparım” dediğini söylemiş. Turizm ataşemiz, mesela buraya on gün önce geldi. Şimdi öğreniyorum görevi bitmiş Türkiye’ye dönüyormuş. Paris basın ataşesi de ilk defa geçen gün geldi. Ama Mukadder Sezgin zamanında böyle değildi. İşini çok iyi biliyordu. Reklam ajanslarının bile bir basın ajansına ihtiyacı var.
YARIM KALAN RÖPORTAJ
. -Türkiye’nin dünyaya tanıtılacak çok yönü var. Bunları kullanıyor musun?
Sipahioğlu -Bak bir son örnek vereyim. Hıristiyanlık yılı 2000 röportajları yayınları yapılıyor. Geçen ağustos ayında Süryaniler’le ilgili bir konu vardı. Çekip bütün dünyaya yaymak istedik. Düyanın en büyük magazinleri satın aldı. Onlara hazırlıyorduk. Hıristiyanlık dünyasında Türkiye’nin bulunmamasının eksiklik olacağını düşündüm. Türk makamlarından gerekli izni aldık. “Hiç merak etmeyin” dediler. Çok tanınmış bir fotoğrafçı yolladım. 15 Ağustos’ta tam Süryani merasimini çekerken Mardin’de onu yakaladılar. Kültür Bakanlığ’nın haberi vardı.
. -Çekemedi mi?
Sipahioğlu -Valiye telefon edildi. Ama adamı 3 gün otelde gözaltında tututlar. Filmlerini aldılar. Sonunda sadece 3 film verip “Haydi git çek fotoğraf” demişler. 200 filmi vardı çekecek. Röportaj yapılamadı. Turizm Bakanı ise aynı günlerde “Türkiye’nin umudu inanç turizminde” diye demeç veriyordu. Dedim ya tanıtımı hiç bilmiyoruz. Hatırlamıyorum ki Türkiye’den teklif gelsin: “Gelin şu önemli konuyu çekin, işleyin” desinler. Papa ilk defa gelip Efes’te dua edeceği zaman içeri ben kavga ederek girip iki resim çekebildim. Şimdi Türkiye’nin elindeki iki kare resim benim zorla çektiğim resimlerdir. Her yerde bunlar kullanılıyor. Diyorum ya Türkiye bu konuyu hiç bilmiyor.
. -Bu konuda yapılması gereken en önemli şey ne?
Sipahioğlu -Önce Türkiye’yi dışta gerçekten temsil edebilecek, dil bilen belli seviyede kültürleri olan kimseler dışarda görevlendirilmeli.
Ara Güler Kimdir?
. -Nereden nereye geldiniz 30 yıl içerisinde?
Sipahioğlu -En önemli aşamayı galiba 1989’da şimdi bulunduğumuz binaya gelerek yaptık. Bin metrekarelik bir binadan buraya 6 bin metrekarelik yere geldik. Büyük yatırım yaptık. O sırada Asil Nadir ortak oldu. Ama durumunun bozulmasıyla işbirliği sona erdi. 1969’da ajansı ilk kurduğumuzda ise gerekli olan 20 bin frankı bile büyük zorlukla Ermeni dostum Tosunyan’dan borç bulmuştum. İlk aşama Rue de Berri’deki 270 metrekarelik binaydı. İkinci hamle Rue Roquepine’deki büroydu. Bin metrekareydi orası. O zaman Sygma ve Gamma’dan sonra üçüncü ajanstık. İlk laboratuvarı orada kurduk.
BİLL GATES’DEN TEKLİF
. -En güç dönem hangisiydi?
Sipahioğlu -1978-89 arasında 11 sene orada kaldık. En güç dönem 78-81 arasıydı. Yatırım yapmıştık. Ödememiz gerekti. Buraya geldiğimizde gene üçüncü büyük ajanstık. 1991 Körfez Savaşı bizim için çok başarılı olmamıza imkan verdi. Birçok özel fotoğrafı sadece biz yayınladık. Ama petrol krizi başlayınca burada da kriz oldu. Güç durumda kaldık. Bu dönemi nasıl atlattığıma hâlâ şaşırıyorum. Diğer ajanslar da aynı sıkıntıdaydı. 1995’ten sonra para kazanmaya başladık.
. -Nasıl oldu bu?
Sipahioğlu -Biz kazanırken rakipler para kaybetmeye başladı. 1995’ten sonra hep başarılı olduk. Bu sene büyük teknolojik yatırım yapmak zorunda kaldık. Bu da tabii çok masraflı oldu. Ama şimdi bir numaralı ajans olduk. Gamma’yı beş senedir geçtik. Sygma satıldı Amerikalılar’a. Bill Gates önce bizi almak istedi. Ben satmayınca Sygma’yı aldı.
. -Bilgisayarcı Bill Gates neden bu işe girdi?
Sipahioğlu -Bana Bill Gates 22 milyon dolar teklif etti. Bundan on sene önce fotoğrafın değerini ilk anlayan adamdır. Televizyonları bilgisayar haline getirip onları “basılabilir” hale getiriyor. İstediğin anda düğmeye basıp gazete çıkarabilecek teknoloji geliştiriyor. On sene evvel UPI ajansını satın aldı. ABD ve İngiltere’de çok tanınmış arşivleri satın aldı. Bir milyar dolar yatırdı. Son aşamada aktüalite yapan bir ajansa ihtiyaç hissetti.
. -Neden anlaşamadınız?
Sipahioğlu -Ajansın tamamını, yüzde yüzünü almak istedi. Bana da en fazla iki sene yöneticilik veriyordu. Ben reddettim. Gety de beş senedir bu işin içinde. Gamma Liason’u satın aldı. İmage Bank’ı aldı 180 milyon dolar harcadı. Fotoğraf pazarı onların elinde şimdi. Serbest kalan tek ajans Sipa.
. -İki sene sonra emekli olmak istemez miydin?
Sipahioğlu -Benim bünyemde yok o. Gazeteci, yazar, ressam emekli olamaz. Emekli olsam ne yaparım? Hayatım burada geçiyor. Sabah 08.00’de gelip akşam 20.00’ye kadar buradayım. Haftanın 7 günü böyle.
. -Şu son 30 yıllık dönemde Türkiye’yi dışardan nasıl gördün?
Sipahioğlu -Problemler hiç bitmedi. Önce Ermeni problemi vardı. 1974’te başladı. Bu bitti mi? Zannetmem. Yedekte tutuyorlar gibi. Fransa Meclisinden geçen karar Senato’da bekliyor. Ermeni konusu Fransa’da 400-500 bin oy demek. Önemli bu. Sonra Kürt meselesi ortaya çıktı. Şimdi bu Öcalan meselesi halini aldı. Lehimize tek lobi yahudi lobisi olabilir ama onu da tam ele geçiremedik. O konuyu gerektiği gibi işleyemedik.
ÇOK ÖNEMLİ UNSURLAR
. -Ne yapabilirdik?
Sipahioğlu -1956’da İsrail’e gitmiştim. Ben Zibit ilk cumhurbaşkanıydı. Mülakat yaparken bana “Biliyor musunuz senede bir defa sizin için dua ediyorum” demiş ve 500 sene önce İspanya ve Avrupa’dan kovulan yahudilere Osmanlılar’ın nasıl kapılarını açtıklarını anlatmıştı. Bunu bilmiyorduk. Başkalarına da anlatamadık tabii. 2. Dünya Savaşı sırasında Paris’teki Türk sefareti, bin 200 yahudiye Türk pasaportu vererek kamplara gönderilmesine mani olmuş. Bunu da bir yahudi profesör araştırıp ortaya çıkarmış. Bunlar kullanılmadı. Çok önemli unsurlar bunlar. Kendimizi tanıtmayı hiç bilmiyoruz.
. -Neden yapamıyoruz acaba?
Sipahioğlu -Bir eksikliğimiz var ama temelini araştırıp bulmak ve çözmek gerek. Galiba karakterimize bağlı bu. Çağlayangil bir gün bana buradaki Büyükelçi Orhan Eralp’in kendisine bir yazı yazıp “Sipa’nın bize tanıtım konusunda yararı olmaz. En iyi tanıtımı ben yaparım” dediğini söylemiş. Turizm ataşemiz, mesela buraya on gün önce geldi. Şimdi öğreniyorum görevi bitmiş Türkiye’ye dönüyormuş. Paris basın ataşesi de ilk defa geçen gün geldi. Ama Mukadder Sezgin zamanında böyle değildi. İşini çok iyi biliyordu. Reklam ajanslarının bile bir basın ajansına ihtiyacı var.
YARIM KALAN RÖPORTAJ
. -Türkiye’nin dünyaya tanıtılacak çok yönü var. Bunları kullanıyor musun?
Sipahioğlu -Bak bir son örnek vereyim. Hıristiyanlık yılı 2000 röportajları yayınları yapılıyor. Geçen ağustos ayında Süryaniler’le ilgili bir konu vardı. Çekip bütün dünyaya yaymak istedik. Düyanın en büyük magazinleri satın aldı. Onlara hazırlıyorduk. Hıristiyanlık dünyasında Türkiye’nin bulunmamasının eksiklik olacağını düşündüm. Türk makamlarından gerekli izni aldık. “Hiç merak etmeyin” dediler. Çok tanınmış bir fotoğrafçı yolladım. 15 Ağustos’ta tam Süryani merasimini çekerken Mardin’de onu yakaladılar. Kültür Bakanlığ’nın haberi vardı.
. -Çekemedi mi?
Sipahioğlu -Valiye telefon edildi. Ama adamı 3 gün otelde gözaltında tututlar. Filmlerini aldılar. Sonunda sadece 3 film verip “Haydi git çek fotoğraf” demişler. 200 filmi vardı çekecek. Röportaj yapılamadı. Turizm Bakanı ise aynı günlerde “Türkiye’nin umudu inanç turizminde” diye demeç veriyordu. Dedim ya tanıtımı hiç bilmiyoruz. Hatırlamıyorum ki Türkiye’den teklif gelsin: “Gelin şu önemli konuyu çekin, işleyin” desinler. Papa ilk defa gelip Efes’te dua edeceği zaman içeri ben kavga ederek girip iki resim çekebildim. Şimdi Türkiye’nin elindeki iki kare resim benim zorla çektiğim resimlerdir. Her yerde bunlar kullanılıyor. Diyorum ya Türkiye bu konuyu hiç bilmiyor.
. -Bu konuda yapılması gereken en önemli şey ne?
Sipahioğlu -Önce Türkiye’yi dışta gerçekten temsil edebilecek, dil bilen belli seviyede kültürleri olan kimseler dışarda görevlendirilmeli.
Ara Güler Kimdir?
Gökşin Sipahioğlu Kimdir?